Bechdel Testi Nedir?

Sinema, televizyon başta olmak üzere genel olarak kurgu eserlerinin yayınladığı bütün mecralara yönelik olarak uygulanan Bechdel Testi, kadınların bu eserlerde temsil edilmesinin bir ölçüsüdür. Diğer adıyla Bechdel-Wallace olan bu test temelde şu üç soruyu sorar:

1)Eserde iki kadın karakter yer alıyor mu?
2)Bu iki karakter birbirleri ile konuşuyor mu?
3)Bu konuşma sırasında erkekler dışında bir konu hakkında konuşuyorlar mı?

Bunun yanı sıra bu üç temel soruya, bu iki kadının eserde isimlendirilmiş olması gerekliliği de eklenir. Test, cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmeyi amaçlar. Medyanın ağırlıklı olarak, erkek merkezli hikayeler ve bakış açıları lehine olduğunu ve kadın karakterler yazılırken özensizce yazıldığını göstermek amacı ile ortaya çıkmıştır.

Eserin testi geçmesi ya da başarısız olması eserdeki kadın temsilinin niteliğinin bir göstergesi değildir. Daha ziyade, kadınların sinema başta olmak üzere tüm kurgu eserlerdeki aktif varlıklarının niceliğinin bir göstergesi olarak kullanılır. Niteliği test etmek için, fazlasıyla genel geçer kalan ölçümlere sahiptir. Bu nedenle test toplu bir şekilde eserlere uygulandığında daha kesin kanılara varılabilir sonuçlar elde etmemizi sağlayacaktır. Örneğin, bir araştırmaya göre, 2007-2014 arası çıkan gişede başarılı olmuş 700 filmde, repliği olan karakterlerin sadece %30’u kadındır.

Test ile ilgili araştırmaya göre göre, geçtiğimiz sene web sitesinde incelenen 147 film arasından toplamda 47 film bu testi geçememiş. Geçemeyen filmler arasında Belfast, Nightmare Alley, The Power of The Dog gibi filmler var. Sinema tarihinde Bechdel Testi’ni geçen filmlerin yüzdeleri ile ilgili daha çok bilgi almak için web sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Testin 2000’li yıllarda daha geniş çapta tartışılmaya başlaması ile birlikte, ondan ilham alan farklı testler de ortaya çıktı.

Alison Bechdel

Testin adı ise Amerikalı karikatürist Alison Bechdel’den geliyor. Bechdel ilk kez, 1983’te yayınlanmaya başlayan ve 2008’e kadar devam eden Dykes to Watch Out For adlı karikatür bandı serisi ile adını duyurdu. Adını vereceği testi ise ilk kez, 1985 yılında yine bu karikatür bandında aslında iki karakter arasındaki Alien filmi üzerinden yapılmış bir şaka olarak dile getirdi. Daha sonraları konu ile ilgili olarak, bu şakanın teste dönüşmesine kendisinin de şaşırmış olduğunu, testin kendisine bağlanmasını garip bulduğunu söylemiştir. Alison Bechdel, bu şaka ile ilgili ilk fikri arkadaşı Liz Wallace’dan aldığını belirtir. Bu nedenle test Bechdel’in kendi isteği üzerine Bechdel-Wallace olarak da adlandırılır. Temel dayanak noktalarından biri ise, Virginia Woolf’un ta kendisidir. Özellikle de A Room of One’s Own (Kendine Ait Bir Oda) önemli bir kaynaktır Wallace ve Bechdel için.

A Room of One’s Own

Burada Bechdel Testi’ne ufak bir ara verelim. A Room of One’s Own, Woolf’un 1928 yılının Ekim ayında Cambridge Üniversitesi’nde verdiği iki ders sırasında Woolf tarafından okunan iki makaleye dayanmaktadır. Woolf makalesinde kullandığı balık metaforu ile şunun altını çizer. Bir kadın edebi kurgu yazabilmek için paraya ve kendisine ait bir odaya ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, bu odanın anahtarı kadının elinde olmalıdır. Feminist bir perspektiften bakan Woolf, kadınları edebiyat alanında yetersiz gören ataerkil düşünceyi eleştirir. Kadınların ve özellikle de kadın sanatçıların statüsüne değinir. Geçmişte ve şimdide kadın yazarların karşılaştığı kısıtlamalardan bahseder. Woolf’a göre, uzun yıllara yayılan önyargılar ve hem finansal hem de eğitimsel dezavantajlar kadınların yaratıcı olmasını engellemiştir.

Bunun yanı sıra, makalesinde edebiyatta kadın temsillerinden bahseder Woolf. Yaptığı gözlemde fark eder ki, edebiyat tarihinde genele vurulduğunda iki kadın karakter arasındaki ilişki çok basit ve genel geçerdir. Araştırması sırasında, edebiyatta arkadaş olarak resmedilen iki kadın hatırlamaya çalıştığını ancak biraz zorlandığını belirtir. Arkadaş olarak resmedilen örnekler olmasına karşın genelde anne – kız olarak resmedildiklerini belirtir. Ancak neredeyse istisnasız olarak kadınlar erkek karakterlere olan bağları yönünden resmedilmektedirler. Sadece karşı cins tarafından görülürler. Bu Jane Austen’a kadar böyle devam etmiştir. Woolf’un bu gözlemi yıllar sonra Bechdel Testi’ne önayak olmuştur.

The Four Marys

Makalede, anlatıcı karakter Dört Mary’den bahseder. Mary Fleming, Mary Seton, Mary Beaton ve Mary Livingston’dan oluşan Dört Mary (The Four Marys) İskoç Kraliçesi Mary Stuart’ın nedimeleri olarak tarihe geçmişlerdir. Dört Mary’den ikisi olan Mary Seton ve Mary Beton aynı zamanda 16. yüzyıldan kalma bir İskoç hak şiiri olan Mary Hamilton’dan iki karakterdir. Şiir, bir kraliçe nedimesi olan Mary Hamilton’un kraldan hamile kalışını ve doğan çocuğu öldürmesini anlatır. Bu olayın ardından Mary, idama mahkum edilir.

Judith Shakespeare

Woolf, makale içerisinde bir karakter yaratır: Judith Shakespeare. William Shakespeare’in kız kardeşi. Karakterin yaratılma amacı, eğer Shakespeare’in yetenekleri kız kardeşinde olsaydı, bu yetenekleri geliştirmesi için şans verilmeyeceğini göstermektir. Ailede sadece erkek çocukların okula gönderilmesine inanan bir nesilden gelen babası erkek kardeşlerini okula gönderirken, Woolf’un kendisi de evinde hapsolmuştur çünkü. Bu nedenle kendisi ile Judith arasında paralellikler kurar. Makale devam ederken, William eğitim görürken Judith, kendisinden beklenen görevleri yapması yönünde baskı görmeye başlar. Evlenmeli ve çocuk sahibi olmalıdır. Kendisinden beklenenler içinde sıkışıp kalan Judith’in evden kaçması ile devam eder bu anlatı.

Woolf bunların yanı sıra, Aphra Behn, Jane Austen ve Charlotte, Emily, Anne Bronte kardeşler gibi yazarları ve kariyerlerini makale içerisinde inceler. Bronte kardeşler dönemdaşları ve kendilerinden önce gelen pek çok kadın yazar gibi, kariyerlerinin başında erkek yazarlar olarak davranarak, sahte isimler ile eserlerini yayınlamışlardır.

Eleştiriler

Makaleye gelen eleştiriler arasında en göze çarpanlarından biri ise, Alice Walker’ın getirdiği eleştiridir. Walker, beyaz olmayan kadınların, özellikle de siyahilerin, Woolf’un anlatısının dışında kaldığını belirtir. Ona göre, siyahi kadınlar özgürlüklerine dahi sahip değilken nasıl maddi güç ve odaya sahip olmayı düşünebilir? Walker, bu düşüncesini ortaya koyarken, ilk kez kitabı basılan Afro-Amerikalı yazar olan Phillis Wheatley’i örnek verir. Afrika’da doğan Wheatley, kaçırılarak Amerika’ya getirilmiş ve yedi yaşında iken köleliğe satılmış ve Wheatley ailesi tarafından alınmıştır.

Bechdel Testi’ne Yönelik Eleştiriler

Kaldığımız yerden Bechdel Testi’ne devam edelim. Bechdel Testi, son yıllarda pek çok eleştiriyi de yanında getirdi. Öncelikle, test uygulanabilirlik yönünden çok basittir. Teste tabi tutulan eser, testi geçebilmek için çok da bir efor sarf etmek zorunda değildir. Bu nedenle pek çok iyi film sınıfta kalırken, kötü olarak sınıflandırabileceğimiz filmler testi koşar adımlarla geçebilir. Ayrıca, senaryo yazarken de kadın karakterleri sadece Bechdel Testi’ni geçecek şekilde yazmak da bir filmi başarılı kılmaz.

Bunun yanı sıra, bir eseri kadın temsili yönünden bu teste tabii tutmak her zaman doğru sonuçları vermez. Eserin sanatsal yönden yaptığı seçimler testin önüne geçebilir. Basitçe film, testin ilgi alanları hakkında olmayabilir. Mesela, Linklater’ın Before Sunrise’ı sadece iki karakter barındırır ve doğal olarak testi de geçemez. Bunun yanı sıra, bir savaş filminde de (örneğin Dunkirk) testi aramak anlamsız olacaktır.

Örneğin Tom Tykwer’in 1998 yapımı filmi, izleyiciye güçlü bir kadın başrol sunan Run Lola Run testi üç aşamada da geçemez. 2011 yapımı olan The Girl With The Dragon Tattoo ise, sadece iki kadın karakter olması şartında başarılı olurken, diğer iki soruda sınıfta kalır. La La Land, yine testi geçemeyenler listesine sağlam bir giriş yapar. Bu yönden bakıldığında Bechdel Testi’nin, eserlere tekil olarak uygulandığında bize doğru ve anlamlı sonuçlar vermez. Yukarıda da bahsetmiştim. Test yıl, tür, dönem vb. başlıklar altında topluca filmlere uygulandığında en doğru ve en anlam çıkartılabilir sonuçları verecektir. Birden çok eser üzerinde belli bir başlıkta inceleme yaparken Bechdel’i kullanmak kadın temsilinin durumu üzerine daha doğru cümleler kurmamızı sağlayabilir.

Bunun yanı sıra, test kadın karakterlerin eserin hikayesi içerisindeki önemi, hikayeye katkısı, erkek karakterler ile kurdukları ilişkiler yönünden de cevaplar aramaz. Bu yönden düşündüğümüzde bir eser, Bechdel Testi’ni geçmesine rağmen hala, zayıf yazılmış ve erkek karakterlere muhtaç kolan kadın karakterlere sahip olabilir. Ancak tüm bunlara rağmen Bechdel Testi’ni geçenler listesine rahatça girebilir. Örneğin, Bella Swan’ı dünyaya armağan eden Twilight ve Showgirls Bechdel’i geçen filmler arasındadır. Tam tersi bir şekilde, sağlam yazılmış kadın karakterlere sahip filmler, sırf bu karakterler birbiri ile iletişim halinde olmadığı için sınıfta kalabilir. Örneğin, Sandra Bullock’un başrolünde yer aldığı Gravity de Bechdel söz konusu olduğunda sınıfta kalmıştır. Yine Mulan da testten sınıfta kalan filmler arasındadır.

Bir başka örnek ise Tarantino’dan Jackie Brown. Üstelik bu örneği Alison Bechdel’in kendisi de bir röportajında vermiştir. Film, testi geçememesine rağmen, sinema tarihinin ikonik kadın karakterlerinden birini barındırır. Bunun yanı sıra, Bechdel’in sadece bir şaka olarak yazdığı testin gerçekten bir kriter olarak kullanılması konusunda şaşkın olduğuna yukarıda da bahsetmiştim Testin asıl değerinin, yarattığı tartışmalarda yattığını belirten Bechdel, testin herhangi bir nihai yargı olarak kullanılmasına çok da sıcak bakmadığının altını çizmektedir. Sadece tek bir kadının olduğu hatta hiç bir kadının olmadığı bir film de feminist bir temaya sahip olabilir. Tekinsiz erillik üzerinden kovboyluğu karşısına alan ve bu eskide kalması gereken kültürün en saklı köşelerine dek giren The Power of The Dog da testi geçemeyen filmler arasındadır.

Son olarak, ben de testin belirli bir seviyeye kadar medyadaki kadın temsilinin analizi konusunda başarılı olduğuna katılmakla birlikte, testin söz konusu eserin ya da eserlerin teması, karakterizasyonları ve kadın karakterlerin önemini görmezden geldiğini düşünmekteyim. Benim için testin topluca filmlere uygulanmasının yanı sıra en iyi çalıştığı alan ise, testte başarısız olan filmlerden ders çıkarabilmek. Örneğin, dördün üzerinde kadın başrolün yer aldığı bir filmde, karakterler bir araya geldiklerinde sadece erkek arkadaşlarından bahsediyorsa, işte o zaman test üzerine konuşulabilecek sonuçlar verebilir. Mesela, Runaway Bride, My Best Friend’s Wedding bu yönden baktığımızda sınıfta kalırlar. Bu nedenle Bechdel’e bir karar mercii yerine göz önünde bulundurulabilecek bir kriter gözü ile bakmak daha faydalı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir