Bugüne kadar izlediğim Kore dizilerinin arasında konusu, senaryosu, kurgusu, görüntüsü ve oyunculuklarıyla bir bütün olarak favori dizim olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebileceğim bir dizidir SKY Castle. Finlandiya’dan sonra en iyi eğitimi veren Güney Kore’nin büyük sorunu rekabetçi eğitim sistemini ele almaktadır. SKY Castle ’ın yoğun bir ilgi ve izleyici oranına ulaşmasının altında hiç şüphesiz toplumun kanayan bir yarasına dikkat çekmesi yatıyor.
Hikaye SKY Castle adında lüks malikanelerin bulunduğu bir sitede yaşayan birkaç elit ailenin arasında geçiyor. Bu aileler nesiller boyu asil ve başarılı aile geleneklerini korumak için çocuklarını en iyi üniversitelere sokmaya çalışıyor. Bu sitede yaşayan 3 cerrah ve 1 akademisyen hukukçunun ve ev hanımı eşlerinin çocuklarını büyük bir azimle üniversiteye hazırlaması hikâyenin ana odak noktası demek yanlış olmaz. Ailelerden biri bu kutlu amaca daha dizinin ilk bölümünde ulaşıyor ve oğullarını G. Kore’nin en seçkin üniversitesinin tıp fakültesine yerleştirmeyi başarıyor.
Görkemli Açılış
Bu görkemli zaferin ardındaki sırrı kapıp, kendi kızını da aynı bölüme yerleştirebilmek hayattaki tek amacı olan, hikâyenin ana kahramanlarından Han Seo Jin’in komşusu için düzenlediği gösterişli bir kutlama ile açılıyor dizi. Han Seo Jin, Seoul Ulusal Üniversitesi Tıp Fakültesine giden yolu açan sırrı öğrendiğinde ise hem kendi hayatı, hem de başta kızı olmak üzere tüm ailesinin kaderi değişiyor.
Çocuklarını sabahtan akşama kadar çok çalıştırarak, gerektiğinde milyon dolarlar harcayarak özel koçlar tutarak eğitmeye çalışan bu aileler, çocukların ne istediklerine hiçbir zaman kulak vermiyor ve soylu aile geleneklerini devam ettirmekten başka bir motivasyonları da yok. Toplumsal eşitsizlik ve acımasız rekabetin çok başarılı biçimde anlatıldığı dizide bitmek bilmeyen hırslar, hastalıklı zihniyetler ve başarılı olmak için atılan bin bir türlü adımlar ve verilen yüksek bedeller karşısında şaşırmamak elde değil. Tüm bu hayrete düşüren zihniyetlerin ustalıklı bir kara mizahla anlatılmış olması dizinin benim için çekici yanlarından biriydi. SKY Castle, önemli sorunları sürükleyici bir hikayeyle aktaran bir dizi. Bu sebeple SKY Castle’ın, ilk defa Kore yapımı bir dizi izleyecekler için zengin ve kaliteli bir başlangıç sunacağını düşünüyorum. Oscar ödüllü Parazit filmini izlemiş olanlar için de güzel bir tamamlayıcı niteliğe sahip olduğuna inandığım bu diziyi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Bedeli her ne olursa olsun, sırf Seoul Ulusal Üniversitesi Tıp Fakültesine kızını sokmak için senelerdir uğraşan Kang ailesinin hikayesi, en alt sosyoekonomik tabakadan çok çalışarak yükselmiş Profesör Cha’ nın sosyal piramitin en tepesine çıkmalarını istediği oğullarını acımasızca çalışmaya zorlaması ve diğer ailelerin de aynı motivasyon ve hırslarla benzer şekilde çocuklarına ders çalıştırmaları dizinin çarpıcı bir şekilde ele aldığı konuyu oluşturuyor. Toplumun en üst tabakasında halktan kopuk bir şekilde rahatça ve keyfini sürerek yaşadıkları hayatı çocuklarının yaşamaya devam etmesini isteyen bu aileler, toplumun geri kalanına hastalıklı bir şekilde bakıyor. Kimi karakterlerin soyluların arasında kabul görmek için geçmişini gizlediği, kimi ailelerin çocuklarına alt tabakadan insanlarla bir araya gelmeyi bile yasakladığı dizide elit ailelerin toplumun kalanına duyduğu şiddetli kabullenemeyişi açıkça hissedebiliyoruz.
“Hiçbir ev hanımı sadece ev hanımı değildir.” SKY Castle bir yönüyle de evlenip çocukları okula başladıktan sonra kariyerini bırakan ve tüm vaktini, enerjisini çocuklarına harcamaya başlayan, sabahları lüks arabaları ile çocuklarını okula bırakıp okul çıkış saatine kadar entrika kovalayıp, antika porselenlerde çay içen zengin kadınların hikayesi. O yüzden de sarmaması imkansız. 🙂 Seyri rahat ve keyifli bir dizi SKY Castle, tüm depresif unsurlara rağmen.
(Bu kısımdan sonra dizinin ana kahramanları olan aileler spoiler olabilecek bilgilerle incelenmiştir.)
***Çok Önemli Not*** Kitlesel tepkiler, eleştiriler, övgü ya da sövgüler her zaman doğruyu yansıtmaz. Birçok insan hep bir ağızdan bir dizi, film ya da kitabı övdü ya da gömdü diye o işin gerçek karşılığının bu olduğu anlamına gelmez. İzlediğinizde ya da okuduğunuzda sizin de böyle hissedeceğiniz anlamına da gelmiyor. Kendi perspektifinize güvenin, bazen pek çok insanın alamadığı tadı, göremediği inceliği çok eleştirilen bir işten alabileceğimiz ihtimalini her zaman göz önünde tutmak gerekir. 🙂
Kang Ailesi
Dizinin ilk bölümünde çocuğunu tıp fakültesine yerleştirmeyi başaran komşusu Myung Joo’nun büyük başarısının sırrını bütün bir bölüm adeta yavru köpek gibi peşinde gezerek sonunda öğrenmeyi başaran Han Seo Jin, kerametin çocukta değil öğretmende olduğunu öğrenir. Çocuklarına tuttukları “eti de kemiği de senin” mantığıyla emanet ettikleri öğretmen Kim Joo Young, ailesinin bile umutlu olmadığı, üstelik psikolojik tedavi gören çocuğun koçluğunu üstlendikten sonra ülkenin en iyi üniversitesinin en zor bölümüne yerleştirmeyi başarmıştır. Bu bilgiyi ve öğretmene ulaşmanın sırrını kaptıktan sonra Seo Jin, büyük bir heves ve hırsla kendine özgü ikna tekniklerini kullanarak öğretmen Kim’i çok yüksek bir meblağ karşılığında, başarı garantisi alarak kızına özel koç olarak tutar. Han Seo Jin. Sosyo-ekonomik olarak kocasına denk olmayan bir aileden gelen, bir de üstüne erkek torun verememenin ezikliğini(!) yaşamak zorunda kalan bir kadındır. Han Seo Jin bu aşağılanmayı kızını doktor yaparak aşabileceği umuduna tutunmuş oldukça hırslı bir karakter. Asıl geçmişini herkesten hatta çocuklarından bile saklamıştır. Kendine yalandan bir aile ve geçmiş oluşturup kendisinin eziklik olarak gördüğü her şeyi gizlemektedir. Kendisini küçük gören eşinin ailesine kendisini ispatlamak için çocuklarını kullanmaktadır, onları ailenin gurur duyacağı bireyler haline getirmek için her şeyi göze almaktadır. Myung Joo’nun intiharına öğretmen Kim’in sebep olduğunu düşündüğü halde, kızını ona emanet etmiştir. Eşinin çocuklarına karşı ilgisiz ve sadece okul başarılarına odaklı olması da eşine karşı kendisini kanıtlama güdüsü oluşturmuştur.
Dizi boyunca Han Seo Jin asla aklanmaya çalışmıyor. Bize olduğu gibi sunuluyor. Bu karakteri hayat ve şartlar bu hale getirdi ister kabul edin isterseniz etmeyin mantığıyla bizlere sunuyorlar. Kang Ye Seo ise kendini anne ve babasının zekasının devamı olarak gören aşırı hırslı bir kız. Aslında tıp fakültesini istemesinin tek sebebi babasının doktor olması ve annesinin onu ailesinin üçüncü nesil doktoru olmaya zorlamasıdır. Hırsı onu ele geçirmiştir, koç Kim’e herkesten daha çok güvenip her dediğini yapmıştır.
Woo Ailesi
Woo Yang Woo sitedeki diğer erkeklere göre daha pasif ve hırsı olmayan bir doktordur. Diğer site sakinlerine iyi davranarak meslek hayatında iyi yerlere gelmeyi amaçlar. Eşi Jin Jin Hee ise Han Seo Jin’in peşinde dolanarak onun çocuklarını yetiştirme şeklini öğrenip kopyalamaya çalışır. Oğlunu ders çalışmaya zorlar ve iyi bir lise kazanması için okul sonrası akşama kadar özel ders alması için üzerinde baskı kurar. Diğer kadın karakterlere oranla daha duygusal bir annedir. Aslında çocuğu üzerinde çok fazla baskı kurmak istemez lakin diğer ailelerin çocukları ile sürekli kendi çocuğunu kıyaslar. Diğerlerine göre saf, sert görünse bile kolayca yumuşayan bir kadındı. Çok da eğlenceliydi. Oğlu Soo Han’ın evden kaçmasıyla onun da aklı başına geldi ve bu çocukların küçük yaşlardan beri ne kadar strese maruz kaldıklarının göstergelerinden sadece biriydi. Oğlunu kaybetme korkusu ile sarsıldıktan sonra okul başarısından ziyade oğlunun mutluluğunu daha çok önemsemeye başladı.
Hwang Ailesi
Siteye sonradan gelen bu aile diğerlerinin tam tersi özelliklere sahip. Çocuklarını asla çalışmaya zorlamıyorlar. Oğulları her zaman okulda başarılı olmuş ve derslerine kendi rızası ile sarılmış bir karakter. Bu aile bize sunulan örnek bir aile, çocuklarını ders notları ile değil karakteri ve nasıl bir insan olduğuyla ele alıyor ve onun kararlarına her zaman saygı duyup destekliyorlar. Siteye geldikleri ilk andan itibaren hem diğer ailelerin imrendiği hem de garipsediği bir aile olmuşlardır. Lakin diğer ailelere odakla bence daha pasif kaldılar.
Cha Ailesi
Cha Min Hyuk da Han Seo Jin gibi alt tabaka bir aileden gelen ve kendi becerileri ile yükselip sınıf atlayan bir adam. O yüzden tıpkı Han Seo Jin gibi çok bencil ve çocuklarının başarısı konusunda haddinden fazla hırslı. Zengin ailelerden gelen diğer erkek ve kadınlar bu konuda daha rahatken zor hayatlardan geçip fakirlikten gelen Han Seo Jin ve Min Hyuk zamanında ezilmiş olmanın etkisiyle daha yırtıcı ve saldırgan davranmaktadır. Hayatı basamak basamak çıkılması gereken bir merdiven gibi gören Min Hyuk kendi yeteneğinin tıkandığı noktada gözünü evlatlarına dikmiş, onlarla başarı açlığını doldurmaya çalışan bir adam. İkiz oğullarını bile rakip gibi çalıştırmaktadır. Dizi boyunca çocuklarına bir piramit maketi üstünden en tepeye çıkmaları gerektiği hırsını aşılayan Min Hyuk ve gözünün nuru biricik piramidi zekice mesaj ve göndermelere ev sahipliği yaptı. Min Hyuk’un başarı baskısı kızının Harvard kazandığı yalanını söylemesine bile sebep olmuştur.
Eşi No Seung Hye ise çocukları ile daha yakından ilgilenebilmek için akademik kariyerini yarıda bırakmış, Min Hyuk ile evlenebilmek için ailesini karşısına almış bir kadındır. Çocuklarını her zaman destekleyen ve onların üzerinde baskı kurmak istemeyen bir karakterdir. Çocukları ve eşi arasındaki iletişimin kopmaması için çok çabalamıştır. Eşinin yola gelmesi için verdiği mücadele takdiri hak ediyordu. Eşinin başarısızlık olarak gördüğü kızının Harvard yalanından bile kendini sorumlu tutacak kadar hassas bir kadın olmasına rağmen çocukları için eşini karşısına alacak kadar da güçlü bir annedir. Min Hyuk’un çocuklarına örnek olsun diye getirdiği piramit maketinin ters çevrilip ceviz kıracağı olarak kullanılması ve ters döndüğünde zirvesinin artık en aşağıya denk gelmesi, oğlunun “bence en güzel yeri ortası, zaten firavunları da orta kısmına gömüyorlarmış çünkü en güvenli yer orası” tespiti ile babasının zirve aşkını mantıksız bulmuştur. Bu baskılar en nihayetinde de Min Hyuk’un çocukları tarafından sevilmeyen bir baba haline gelmesine sebep olmuştur. Çocukları üzerinde kurulan baskıya göz yummayan Seung Hye kızı ve oğullarının daha rahat ve mutlu olmaları için eşi ile yollarını ayıracak kadar cesur bir annedir. Eşinden ve çocuklarından ayrı kalması Min Hyuk da değişimlere sebep olmuştur ve çocuklarının kararlarına saygı göstermek için çabalamıştır. Bu aileye metafor ailesi demek yanlış olmaz, çok güzel ve düşündürücü mesajlar içeren bir aile hayatı çok başarılı bir şekilde gösterildi.
Koç Kim
Geçmişinde yaşadığı olayların onda bıraktığı izler Koç Kim’i bu yaptıklarına sevk etti deniliyor bize SKY Castle genelinde. Sadece bu değil tabii, bu kadının karakteri de yaptıklarına bir sebep. Üniversiteyi birincilikle bitirmiş olmasına rağmen başarı ödüllerini aynı üniversitede okuyan başka bir arkadaşının almasını bile hazmedemeyen biridir. Üstün zeka kızı 9 yaşında üniversiteye kabul edilen bir anne. Kızının üstün başarısıyla tatmin olmayı arzulayan bu kadın kızı uğruna kocasını öldürme (?) cesaretini bile gösterebiliyor. Lakin kocasını öldürdüğü kazada, kendini tatmin etmek için kullandığı kızı da zarar gördü. Kızının başına gelenler onda bastırılmış olan duyguları açığa çıkarıyor bir nevi. Başka aileleri yok edip kendi mutsuzluğunu unutuyor ve tatmin oluyor. Başarılı gözükmeye kafayı takmış, hasta kızını herkesten gizlemiştir.
Sakin Bir Final
Dizi, karakterlerin iç muhakeme yaptıkları sakin bir havada son buldu. Verilmek istenen mesajlar ironik bir bakış açısıyla seyircinin gözleri önüne serildi. Finalden herkes tatmin olmadı ama bence senarist tam da bunu istedi: Herkesin doğruları ve adalet tanımı farklı, haliyle “suç” olarak adlandıracağı durumlar ile “suçlu” olarak adlandıracağı kişiler de. Kim suçlu, Neden suçlu, kime göre suçlu? Bu sorular aslında bizlere soruldu ve kendi cevabımızı bulmamız istendi. Herkes kendi muhakemesini kendi iç sesiyle yaptı ve suçluları kendi adaletine göre yargıladı.