Hermann Hesse’nin kaleme aldığı Siddhartha, insanın iç benliğine yönelişinde kılavuz olma niteliğinde. Her ne kadar doğu dinlerine ait öğretilerden bahsedilse de aslında her dinden, her ırktan toplumlara kılavuzluk ediyor. Zaten tüm insanlar aynı beyne sahipken bizi birbirimizden ayıran zihnimizin bizi yönlendirdikleri değil mi?
Siddhartha kitabında rastgele açtığım sayfada ilgimi çeken paragraf aslında tam da insanın “kendini” bulma arayışındaki aşamalarının özeti niteliğinde. İnsan kendini bildi bileli soru sorar. Kendini, çevresini, nasıl biri olması gerektiğini sorgular. İnsan bu arayış içinde çok kez hata yapar, çok kez doğru bildiklerinde yanıldığını fark eder, çokça düşer, çokça kalkar.
Çevresine benzemeye çalıştıkça kendisine yabancılaşır, kendisi gibi oldukça çevresinden dışlanır.
Kendimiz dışındaki herkes zaten yabancı değil midir? Öyleyse insanın kendine yabancılaşması durumların en vahimidir. Ne kendisi gibi olabilir ne de diğerleri gibi. Öyleyse olması gereken benliğimizi dinlemek, kendimizi tanımak ve o yolda ilerlemektir. Belki de bu karantina günlerinde hepimiz biraz biraz bu yolda ilerleriz. Umalım ki umduğumuzu bulalım.