Squid Game (Kalamar Oyunu) şu sıralar Netflix’in en popüler ve en çok konuşulan işlerinden biri. Çıktığı günden beri onlarca ülkede gündemdekiler listesinden aşağıya düşmedi ve düşecek gibi de değil.
Elendin Çık!
Squid Game 456 yarışmacının 45,6 milyar won para ödülü kazanmak amacıyla gizemli bir oyun turnuvasına katılmasını anlatıyor. Seong Gi-Hun da turnuvalara katılan oyunculardan birisi. Annesiyle yaşayan ve uçan kuşa borcu olan Gi-Hun, yakında annesi ile Amerika’ya gidecek kızını yanına almak istiyor lakin karnını doyurmak bile onun için yeterince zor. Bir akşam metroda yanına gelen adamın yaptığı teklifle hayatı değişiyor. Bu gizemli adam kendisine oyun oynaması karşılığında para kazanmayı teklif ederek hayatının teklifini yapıyor. Başta oralı olmayan Gi-Hun oyunun basit olduğunu görünce hiç tanımadığı bir adam ile 10.000 wonluk bir oyuna başlar. Lakin kaybedince ödeyecek parası olmadığı için paranın karşılığında kendisine tokat atılmasına izin verir, kaybettikçe daha da hırslanır ta ki kazanana kadar. Oyunun sonunda kendisine verilen kartvizit ile daha fazla para kazanmaya davet edilir. Çaresizliğin kitabını yazmış Seong Gi-Hun kendisine yapılan teklifi kabul ediyor ve 456. yarışmacı oluyor. 4 sene yatar çıkarız ya ne olacak denilen cinsten KYK yurdundan hallice bir yerde gözlerini açan kadın-erkek karışık 456 insan, başta çocuk oyunlarıyla para kazanacaklarını düşünseler de bu oyunda eleme sistemi biraz farklı işliyor.
Allah kimseyi borç batağına düşürmesin diye en başından beri dua ettiğimiz bu yapım bize para hırsı ve çaresizliğinin insanlara neler yaptıracağını gözler önüne seriyor. Alice Harikalar Diyarında konsepti kullanılarak hazırlanan bu Açlık Oyunları: Kore Style, abartıldığı kadar olmasa da (bence) güzel bir dizi Squid Game. İlk bölümde tansiyonu yükseltip ikinci bölümden itibaren “Benim izlediğim dizi bu muydu ya?” dedirten Netflıx yapımlarından değildi. Lakin her Kore dizisinde olduğu gibi finali kötü. Son iki bölümde canları sıkılmış ve çabucak bitirmişler gibiydi.
Yeşil ışık kırmızı ışık oyununda parayı kazanmak uğruna canlarından olabileceklerinin farkına varan yarışmacılar toplanıp oyunu bitirme kararı alırlar ama tekrar geri dönerler. Çünkü dışarıda yaşamak onlar için kolay değildir. Hayatları ne zaman öleceklerini bilmedikleri Squid Game’den farksızdır. Dizinin tanıtım videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Dikkat buradan sonrası spoiler içermektedir!
Kang Sae Byeok (67 numara) karakterinin ilk oyunculuk deneyimi olmasına rağmen bence başarılıydı, kendisini final oyununda görmek isterdim. Kuzey Kore’den kardeşi ile kaçabilmiş, annesini de yanına alabilmek için çabalayan genç bir kızın hikayesini aktarıyor Sae Byeok. Kimseye güvenmeyen, tek isteği ailesi ile güvende yaşamak olan bu güçlü ve kaba kız 456 kişi arasında tek başına mücadele ediyor, ekibine bile güvenmeyerek başının çaresine bakmaya çalışıyor. Ölümü ciddi anlamda çok baştan savmaydı, resmen pisi pisine gitti. Final oyununda kesinlikli olmayı hak ediyordu, bu kadar mücadeleci bir karakter daha iyi bir sonu hak ediyordu.
Sang Woo (218 numara) sen nasıl bir insansın ya, en sona kadar zekanı ve kurnazlığını hayatta kalmak için çok başarılı bir şekilde kullandın. Tüm yaptıklarından sonra neden intihar etin? Madem bu kadar vicdan sahibiydin Ali’ye neden bunu yaptın diyeceğim ama ya öleceksin ya da öldüreceksin temalı bir oyunda suç sende değildi. İkinci oyunda Sang-Woo oyunu öğrendiği halde Gi-Hun’a (456) söylemiyor. Halat çekme oyununda da Sang-Woo’nun oyuncuların “kurnazlık” olarak tanımladığı fikri yüzünden Gi-Hun (456) neredeyse düşüyordu. Kendi hayatı için bir başkasının hayatını riske atmak onun için çok normal bir durum. Misket oyununda Ali’nin güvenini kullanarak onu kandırıyor. Kendisi Squid Game finaline yaklaşırken Ali’yi hiç üzülmeden ölüme itiyor. Beşinci oyunda camlardan hangisinin sağlam olduğunu öğrenmek için önündeki kişiye çok iyi davranıyor. Onu motive ediyor. Ancak ışıklar kapandığında ve çıkar ilişkisi sonlandığında onu aşağı itmekten de hiç çekinmiyor. Squid Game dizisinde maddi olduğu kadar manevi de bir dolandırıcı olan Sang-Woo’nun listesi hayli kabarık. Sang Woo’nun “Hayattayım çünkü hayatta kalmak için canımı dişime taktım.” sözü onu çok iyi açıklıyor. Oyunu senin kazanmanı isterdim.
Ali iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı. İnsanlara fazla güveniyordu. Sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. Eğer geri dönüp söyleyebilseydim söylerdim. “Ali derdim her ihanet sevgi ile başlar.” Ali’nin tam olarak hikayesi bu. Göçmen olduğu için sömürülen ve kötü muamele gören üzümlü kekimiz, kendisine uzatılan şefkat elini hayatında ilk defa gördüğü için öpüp başına koyuyor. Sang Woo’ya olan güveni ve merhameti kendisinin sonu oluyor.
Seong Gi-hun (456 numara), senin kazanacağını hiç düşünmemiştim. En başından beri oyunları ahlaki olarak sorgulayan ve yanlış bulan tek karakter demek yanlış olmaz. Bu durum yaşlı ve hasta olduğu halde hala çalışan annesinin sırtından geçinen hatta onu dolandırmaktan çekinmeyen bir insan için hayret uyandırıcı bir durum. Oh Il Nam ile sanki yolda karşılaşmış gibi ah amcam canım amcam ne işin var senin burada deyip gösterdiğin merhametli yüzünü annene de gösterseydin keşke?. Yaşlı adamın hastalığından faydalanıp oyunu kazanmana rağmen sürekli etrafındakilere ahlak dersi vermen de ayrı bir kral hareket. 453 kişi öldükten sonra isyan edip oyunu durdurmak istemen de çok şekerdi. Yaşadığın onca şeyden sonra son oyunda dayanamayıp vaz geçmek istediğin anlarda Sang Woo’nun kendini öldürmesi ile istemeden de olsa oyunu kazanman yaşadığın her gün ölmene sebep olacak bir psikoloji ile baş başa kalmana sebep oldu desek yanlış olmaz. Belki de bu yüzden Gi-Hun paraya dokunamadı, Sae Byeok’un kardeşi ve Sang Woo’nun borçlarını da yüklenmek zorunda olan annesini yalnız bırakmaması da güzel bir hareketti. Her insanda olduğu gibi bazen iyi bazen çıkarları işin içine girince kötü olabilen bir karakterdi Gi-Hun.
Oh Il Nam (001 numara), hacı amca senin orada ne işin var, iki adım atınca nefesin kesilecek başımıza iş çıkarma desem de yılların tecrübesi olarak iyi bir ilerleyiş sergiledi. Gi-Hun ile misket oynarken bize ne kadar merhamet timsali gibi davansa da her insanın fırsatını bulduğunda kendinden daha düşkün/aşağıda olan birini nasıl kandırabileceğini gösterdi. Sana sonuna kadar katılıyorum Hacı amca oyunu oynamak kesinlikle izlemekten daha eğlenceli. Lakin keşke ölmeden önce oyunu neden dizayn ettiğini de açıklasaydın, zenginler yeni şeyler görmek ister temalı sözlerin pek de tatmin edici değildi. Bu arada Korece “Il Nam” birinci adam demek.
Bonus Bilgiler
Daire, üçgen ve kareler aslında Kore yazı sistemi Hangul ile yazılmış Kore alfabesinin harfleridir. Daire ‘o’ harfidir, üçgen ‘j’ harfinin bir parçasıdır ve kare ‘m’dir, yani yan yana, Korece kalamar oyununun baş harfleri olan ‘OJ M’ okur. OJing-eogeiM (오징어게임) olarak okunur. Squid kalamar demektir, altıncı yani son oyunda oynanan oyunun adı diziye adını veren kalamar oyunudur. Oyun için yere çizilen şekiller de daire, üçgen ve karedir.
Oyunun en başından beri herkes oyunları tahmin etmek için çok uğraştı ama KYK yurdunun duvarlarına bakmak yeterliydi. Duvarlarda oyunların hepsi çizilmişti. Oyuncuların Eşofmanlarının yeşil renkli olmasının sebebi Kore’de okullarda bu renk eşofmanların çok kullanılıyor olmasıymış. Bizlere La Casa de Papel’in Dali maskeli karakterlerini anımsatan görevlilerin pembe giymesi ise masumluğu temsil ediyormuş. ?♀️
Yeşil ışık kırmızı ışık oyunu ya da beynimizde yankılanan haliyle mugunghwa kkoch-i pieossseubnida oyununda gerçekten alanda 456 kişi varmış, dizi boyunca CGI (Computer generated imagery yani Bilgisayar üretimli imgeleme) teknolojisi çok sık kullanılmamış, büyük özel setler kurulmuş.
**Çok Önemli Not!** Kitlesel tepkiler, eleştiriler, övgü ya da sövgüler her zaman doğruyu yansıtmaz. Birçok insan hep bir ağızdan bir dizi, film ya da kitabı övdü ya da gömdü diye o işin gerçek karşılığının bu olduğu anlamına gelmez. İzlediğinizde ya da okuduğunuzda sizin de böyle hissedeceğiniz anlamına da gelmiyor. Kendi perspektifinize güvenin, bazen pek çok insanın alamadığı tadı, göremediği inceliği çok eleştirilen bir işten alabileceğimiz ihtimalini her zaman göz önünde tutmak gerekir. ?