Bazı kokuları duymak insana farklı bir huzur verir. Bu kokulardan en yaygın olanı ise yağmur sonrası toprak kokusu. Bir diğer adıyla, “Petrikor”. Kişiler arasında da, edebiyatta da çokça romantize edilen toprak kokusunun arkasında ise bilimsel bir gerçek yatıyor. Birçok kişinin doyasıya içine çektiği ıslak toprak kokusuna toprakta bulunan bazı bakteriler sebep oluyor. Bir bakteri türünün bu kadar güzel kokabileceğini biliyor muydunuz? Gelin konunun içine biraz daha girelim…
Genellikle yağmurdan sonra deneyimlenen taşsı/topraksı kokuya “petrikor” denilmektedir. Bu kelime, Yunan dilinde taş anlamına gelen “πέτρα (petra)” ile Yunan mitolojisinde tanrıların damarlarından akan sıvıya verilen isim olan “ἰχώρ (ikhor)” kelimelerinden türetilmiştir.
Petrikorun kaynağı ise toprakta bulunan bir bakteri türü. Geosmin, yağmur sonrası toprak kokusuna neden olan organik bileşiğin ta kendisi. Bu organik bileşik toprak örtüsünün üst tabakasında yaşayan mavi-yeşil algler yani siyanobakteriler ve aktinomisetler (aktinobakteriler) tarafından üretilmektedir. Bu bakteriler toprak nemliyken gelişir ve toprak kuruduğunda sporlar üreterek çoğalmaya başlar. Yağmur yağdığında, toprağın içindeki bu sporlar yağmur damlalarının etkisiyle havalanır. Yağmur durduktan sonra ortamda oluşan nemli hava ise sporları ortamda yayarak burnumuza ulaştırır. Böylece toprak kokusu olarak tarif ettiğimiz ve birçoğumuzun içini huzurla dolduran aromatik kokuyu alırız.
Toprağa yağmur kokusunu veren “Geosmin” nedir?
Geosmin adı, eski Yunancada toprak anlamına gelen “geo” ve koku anlamına gelen “osme” kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Bu koku parfümlerde bir bileşen olarak da kullanılıyor. Ayrıca suda kötü bir tat olarak algılanan ve pancara toprağımsı tadı veren de aynı madde. Öte yandan hayvanlar da geosmini algılayabilirler. Örneğin meyve sinekleri geosminden hoşlanmazlar. Fakat toksik olması nedeniyle bir çok organizma tarafından besin olarak tercih edilmeyen geosmin, bazı böcek türleri tarafından oldukça çok sevilmektedir. Pek çok yönden ipliksi mantara benzeyen bu bileşen, üremeye hazır olduğunda yeni doğan bakterileri uzaklara yayabilen sporlar üretir. Bu yayılımın gerçekleşmesi için de geosmini seven böcekler devreye girer. Sporlar kolayca böceğin derisine yapışır ve bu sayede de etrafa yayılarak türün devamı sağlanır.
Kısacası, yağmurun ardından mis gibi içimize çektiğimiz kokunun arkasında bakteriler ve onlarla birlikte toprakta yaşayan canlılar arasında akıp giden bir senaryoya şahit oluruz.