Yamyamlık, yani insan eti tüketmeye yönelik kontrol edilemeyen arzu genellikle çılgınlık olarak görülüyor olsa da yeni bir çalışma bu dürtülerin kültürel ve mitolojik kökenlerle yakından ilişkili olabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar, Amerika’nın bazı Kızılderili toplulukları arasında rastlanan Wendigo psikozu örneğini hatırlatarak, kültürel şartlanmanın, yaşam koşullarının ve diğer etkilerin kültüre bağlı sendroma neden olabileceğini belirtiyor.
Kültüre bağlı sendrom nedir?
Kültüre bağlı sendrom tıp ve tıbbi antropolojide bir toplum veya kültür alanıyla sınırlı, yineleyici, belirli bir tanı kategorisiyle bağlantılı olan ya da olmayan, yerele özgü anormal davranış kalıpları veya rahatsız edici deneyimler içeren, bilişsel, davranışsal ve somatik semptomların kombinasyonu olarak tanımlanmaktadır. Bu sendromlar, kültür içindeki belirli davranış kalıplarına atfedilen davranışsal endemi olarak da değerlendirilebilir. Bulaş, kişiden kişiye, kuşaktan kuşağa etkileşimlerle gerçekleşirken akabinde gelen toplumsal pekiştirme ile sendromun kültüre özgülüğü ortaya çıkmaktadır.
Wendigo psikozu nedir?
Wendigo psikozu, Amerika’nın kuzey bölgelerinde yaşayan ve Algonkin dillerini konuşan Kızılderili kabilelerin mitolojilerine dayanan, kültüre bağlı bir sendromdur.
Araştırmacıların Cureus Dergisi’inde yayımladığı makale, genel adıyla yamyamlık olarak bilinen insan eti yemeye karşı duyulan doyumsuz arzunun bazı toplumlarda kültürel kökenlerle yakından ilişkili olabileceğini ortaya koydu.
Mitolojide Wendigo, ateşten gözleri ve buzdan bir kalbi olan, aynı zamanda çürüyen et kokusu yayan, uzun boylu ve zayıf bir figür olarak betimlenir. Wendigo psikozu yaşayan bireyler paranoya, kaygı, halüsinasyonlar ve yamyamlık dürtüleri gibi bir dizi semptom sergilerler. Tipik olarak Wendigo psikozunun başlangıcında depresyon, bulantı ve anoreksi semptomları belirgindir.
Bozukluk ilerledikçe bireyler Wendigo tarafından ele geçirildiklerine inanmaya başlarlar, bu da yüksek düzeyde paranoyaya ve potansiyel kurbanları öldürülüp yutulacak hayvanlar olarak görme şeklindeki şiddetli halüsinasyonlara yol açar. Bu hastalığa yakalananlar daha ileri aşamalarda yakın aile üyelerini bile potansiyel av olarak görebilirler. İnsan eti tüketildiğinde Wendigo’ya dönüşümün tamamlanmış ve geri döndürülemez olduğu kabul edilir
Mitolojik bir miras olarak yamyamlık
İnsan eti yemeye yönelik bu tür sanrılar çılgınlık gibi algılanıyor olsa da araştırmacılar Wendigo psikozunun Algonkin mitolojisinden kaynaklanan, kültürel açıdan anlamlı bir psikolojik savunma mekanizması olabileceği görüşünü öne sürüyor.
Zira Kuzey Amerika kökenli bu kabileler, kıtlık ve açlığın bastırdığı acımasız kışlar geçiriyordu. Araştırmacılara göre bu gibi zamanlarda yamyamlık gerekli hale gelmiş olabilir ve Wendigo mitinin varlığı, kişinin normalde kabullenemeyeceği bu tür vahşi eylemleri kabullenmesinde rol oynamış olabilir. Bu olgu, folklor ve mitolojik temeller aracılığıyla bireylerin aşırı koşullara nasıl uyum sağlayabileceğini göstererek kültür, psikoloji ve hayatta kalma içgüdüleri arasındaki karmaşık etkileşimleri vurgulamaktadır. Cureus Dergisi’nde yayımlanan araştırma makalesinde ise bu görüş şu cümleyle ifade ediliyor:
“Wendigo’nun doyumsuz iştahı, kıtlığın ortasında ortaya çıkan çaresizliği yansıtırken, canavara dönüşmeleri de kişinin zor durumlarda insanlığını kaybetme riskini gözler önüne seriyor.”
Yamyamlık devam ediyor mu?
Wendigo psikozu çağdaş zamanlarda gelişen psikiyatrik müdahaleler ve gıda tedariğinin istikrarlı bir hale gelmesiyle tarihsel, kültürel ve mitolojik bir yapı olarak geçmişte kalan, günümüzde nadir görülen bir durum haline gelmiştir. Algonkin kabileleri arasında Wendigo psikozunun ortaya çıkışı 18. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve kültürel mitolojiler ile zorlu yaşam koşulları arasındaki karmaşık etkileşimlerden kaynaklandığı görülmektedir.