Pagan geleneklerinin hala sürdüğü kara kıtada albinoların uzuvlarını kullanarak çeşitli hastalıkların tedavi edileceğine inanan büyücüler, Afrikalı albino insanları yakalayarak işkencelere maruz bırakıyor. Büyücülerin vahşetinden kaçan albinoları bekleyen bir diğer tehlike ise kavurucu güneş ışınları…
Albinizm, vücuttaki melanin pigmentlerinin eksikliği nedeniyle meydana gelen genetik bir hastalık. Vücutlarında renk veren pigmentlerin çok az bulunması ya da hiç bulunmaması nedeniyle saçları ve tenleri beyaz renkte doğan Afrikalı albino bireyler, siyah tenli halk arasında lanetli olarak görülüyorlar. Batıl inançların yaygın olduğu Afrika köylerinde büyücülerin işkencelerinden kurtulan albinoları bekleyen bir diğer tehlike ise kavurucu güneş.
Pigment eksikliği nedeniyle oldukça hassas bir cilde sahip olan Albinolar için güneş ışınları ölümcül tehdit oluşturuyor. Güneş ışınlarının doğrudan tenlerine temas etmesi halinde cilt kanseri tehdidiyle karşı karşıya kalan Afrikalı albinolar ortalama 35 yıl yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği raporlarına göre, dünyada albinizm görülme oranı neredeyse her 17 bin insandan bir. Afrika’da ise 5 bin ila 15 binde bir kişide albinizm görülüyor. Albinizm, Sahra altı Afrika’da ise daha çok yaygın. Bu ülkelerin başında ise kromozom havuzunun en dar olduğu Tanzanya geliyor. Doğu Afrika ülkesi Tanzanya’da, her 4 bin bebekten birisi dünyaya albino olarak geliyor. Albinizmli bireylere uygulanan şiddette en ön plana çıkan Afrika ülkeleri ise Tanzanya ve Malavi.

Batıl İnanışlar ve Albino Avı
Yerel halk tarafından lanetli olduğuna inanılan Afrikalı albino bireyler aynı zamanda batıl inanışların da kurbanı oluyor. Pagan geleneklerinin hala sürdüğü sahra altı Afrika köylerinde albinoların uzuvlarının çeşitli hastalıklara iyi geldiğine inanılıyor. Büyücülerin ağına düşen albinoların el, kol, bacak gibi uzuvları vahşice kesiliyor. Saldırıya uğrayan albinoların birçoğu kan kaybından ölürken hayatta kalanlar ise eksik uzuvlarıyla yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Öte yandan albino bir kadınla cinsel ilişkiye girmenin AIDS hastalığını tedavi ettiği inanışı da halk arasında yaygın. Bu nedenle Afrikalı albinolar fiziksel saldırıların yanı sıra cinsel saldırıların da tehdidi altında. Resmi rakamlara göre ülkede albinolara yönelik yılda ortalama 100 kadar cinayet, kaçırma, tecavüz ve saldırı vakası yaşanıyor.

Albinoları Kavuran Güneş: “Sessiz Katil”
Çoğunluğu siyahi olan bir ülkede beyaz tenle doğan albino çocuklar toplumda kabul görmüyor. Batıl inanışların da etkisiyle lanetli sayılan bu çocuklar vahşi toplumdan korunabilmek için çeşitli kamplarda toplanıyor.
Aslında bu kampların tarihi 2008’e dayanıyor. 2008 yılında yalnızca bir ayda 70 albinonun katledilmesine karşı sessiz kalmayan Tanzanyalı albinolar ülkede çeşitli gösteriler düzenledi. Buna karşın hükümet albino çocukları korumak adına, çocuklarını albino kamplarına bırakmaları konusunda ailelere çağrıda bulundu. Amaç çocukların güvenliklerini sağlamak iken terk edilen yüzlerce albino çocuk toplum tehdidinin kapanından çıkarılıp onları yakıp kavuran sessiz katilin eline teslim edildi.
Tuvaletlerin yatakhanelere kadar taştığı, hijyen olanaklarının yetersiz kaldığı, besin kıtlığı yaşanan bu kamplarda bahçede vakit geçirmek isteyen çocukların tek tük ağaç gölgesi dışında güneşten korunma imkanları bulunmuyor. Bahçede vakit geçirmek dışında da imkanları olduğu söylenemez. Güneşe karşı son derece hassas bir cilde sahip olan albinoların bu ülkede güneşten korunmaları için üstün çaba göstermeleri gerekiyor. Sıcaklık değerlerinin normalin üstünde seyrettiği sahra altı Afrika ülkelerinde güneş kremine ulaşmak imkansıza yakın. Eczanelerde tek tük bulunan güneş kremleri de halkın alabileceği düzeyin üzerinde ücretlerden satılıyor. Bu nedenle güneşin altında vakit geçirmekten başka çareleri olmayan albinolar güneşin altında yavaş yavaş kavruluyor. Güneş yanıkları ise zamanla cilt kanserine dönüşüyor. “Sessiz katil” dedikleri güneş, albinoları sessiz sedasız öldürüyor.

Afrika’nın Türk Annesi “Mama Turkey”
Afrikalı albinolara umut ışığı olan Yeşim Meço Davutoğlu’nun hikayesi, eşi Ali Davutoğlu’nun 2012 yılında Tanzanya’ya büyükelçi olarak atanmasıyla başladı. Tanzanya’ya yerleştikten birkaç ay sonra Afrika’daki albinolarla tanışan Davutoğlu için o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Albino kamplarındaki olumsuz yaşam koşullarını gören ve bu mağduriyete bir çözüm yolu aramak isteyen Davutoğlu, birçok yardım projesine imza attı. Kimi zaman canını da tehlikeye attığı yardım faaliyetleriyle Tanzanya başta olmak üzere pek çok Afrikalıya umut oldu. Afrikalıların kalbini kazanan Yeşim Meço Davutoğlu, yerel halk arasında “Mama Turkey” diye anılıyor.

