Yönetmen Rian Johnson’un son filmi Knives Out, beyazperdede birçok defa tanık olduğumuz ‘Katil kim?’ sorusunu işleyen bir gerilim yapımı… Yönetmenin senaryosunun merkezine koyduğu ortam ve karakterler çok bilindik hatta belki biraz klişe koksa da, filmine kattığı kara mizah ve etkileyici oyuncu kadrosuyla bir şekilde film benzerlerinin arasından sıyrılıyor. Sonuç ise tabii ki efsane bir yapım olmasa da, keyifle izlenen, hoş bir ironi taşıyan, klasik ama ilginç bir gerilim filmi.
Katil Kim?
Çok zengin ve ünlü bir yayın evi sahibi Harlan Thrombey, seksen beşinci yaş gününde odasında ölü olarak bulunur. Başta kendi boğazını keserek gerçekleştirdiği bir intihar gibi duran bu olayı araştıran polis, formalite icabı bile olsa aynı malikanede yaşayan aile üyelerinin ifadelerini alır. Soruşturmaya sonradan dahil olan ve davada giderek aktif bir şekilde rol alan detektif Benoit Blanc yavaş yavaş huzurlu görünen aile ortamının hiç de öyle olmadığını ve aile içinde bir cinayete sebebiyet verecek derecede çıkar çatışmaları ve açığa çıkmamış sırlar bulunduğunu keşfeder. Dava ilerledikçe olaydaki cinayet şüphesi artar ve herkes gerçek yüzünü göstermeye başlar…
Knives Out açılışından itibaren oldukça tempolu bir şekilde ve beklenmeyecek derecede çok ‘çene çalmalarla’ senaryosunun omurgasını oturtuyor. Beklenildiği üzere zengin ve yaşlı bir adamın şüpheli ölümü, cinayetin baş şüphelileri aile fertleri, olayı araştıran kurnaz bir dedektif ve su yüzeyine çıkmamış aile içi hesaplaşmalar, miras kavgaları bu tür filmlerin olmazsa olmazı sayılabilecek durumlar ve karakterler olarak yerlerini alıyorlar Knives Out içerisinde.
Katil Uşak Olabilir
Bu klasik karakterler arasında belki de ayrı bir yere oturan tek kişi, bütün olayların fitilini ateşleyen hizmetçi ve özel hemşire kız Marta Cabrera oluyor. Bu masum ve iyi kalpli genç kız, hizmet ettiği Harlan Thrombey’le yıllar içinde bir arkadaşlık bağı kurmuş ve diğer aile fertlerinin çıkarcılıklarından kendini uzak tutmuş gibi görünüyor. Öncelikle en masum (en azından öyle görünen) karakteri Martha istese bile yalan söyleyemeyecek, doğruluk timsali bir karakter. En ufak yalanı söylediğinde midesinin bulanıp, anında kusması filmin barındırdığı kara mizah dozunun ilk sinyallerini veriyor. Dolayısıyla Marta’nın hem her zaman olayları doğru anlatması hem de hizmet verdiği adamla kurduğu arkadaşlık bağı sayesinde ister istemez aile üyelerinin bütün ‘kirli çamaşırlarına’ tanık olması filmde ideal bir rehber rolü oynamasını sağlıyor. Başka bir deyişle bu karakter olayı çözmek için değil olayı gözlemlemek için güçlü bir dayanak noktası oluşturuyor.
Bıçaklar Çekiliyor
Dedektif ile birlikte bizde araştırıyoruz ve sürekli yeni katiller ve cinayet şekli buluyoruz. Final sahnesine doğru neredeyse hiçbir şeyi bilmediğimizin farkına varıyoruz ve vaka tamamen çözüldüğünde ters köşe üstüne ters köşe geliyor üzerimize. Bir puzzle gibi bütün parçalar birleşiyor ve gerçekler ortaya çıkıyor.
Filmin akıcı olduğu kadar komik de olması, komik olduğu kadar dramı da hissettirmesi diğer cinayet filmlerinden rahatça sıyrılmasını sağlıyor. Neredeyse her oyuncunun komik bir sahnesi var, her oyuncu filmin bir yerinde kilit nokta olabiliyor. Filmde kötü oynayan oyuncu yok ama yıldızlaşan oyuncu sayısı da birden fazla. Bu da yönetmenin ayrıca bir başarısı.
Daha şimdiden filmin ikincisinin çıkacağı haberi geldi, Spoiler vermeden bu kadar anlatabiliyorum çünkü yanlışlıkla vereceğim tek bir spoiler filmin bütün tadını kaçırabilir.
***Çok Önemli Not*** Kitlesel tepkiler, eleştiriler, övgü ya da sövgüler her zaman doğruyu yansıtmaz. Birçok insan hep bir ağızdan bir dizi, film ya da kitabı övdü ya da gömdü diye o işin gerçek karşılığının bu olduğu anlamına gelmez. İzlediğinizde ya da okuduğunuzda sizin de böyle hissedeceğiniz anlamına da gelmiyor. Kendi perspektifinize güvenin, bazen pek çok insanın alamadığı tadı, göremediği inceliği çok eleştirilen bir işten alabileceğimiz ihtimalini her zaman göz önünde tutmak gerekir. 🙂